canlı casino siteleri casino siteleri blackjack siteleri bahiscom güvenilir casino siteleri deneme bonusu istanbul ev taşımamalatya oto kiralama

MİLAS Gezimiz Sürüyor

Dursun Özden (Belgeselci-Gezi yazarı)

Muğla iline bağlı Milas Belediyesi’nin davetlisi olarak gittiğim bu antik coğrafyayı bana tanıtan ve bir usta rehber gibi elimden tutup, bir şiir dervişi sıcaklığında beni gezdiren ve bir Milas sevdalısı olan tiyatrocu Ersin Yeniceli arkadaşımla; Bafa Gölü, Güllük Körfezi, Boğaziçi Köyü, Bargilya antik kenti, Meşelik, Güvercinlik, Dörttepeler, Dibekdere Köyü, altın kumsallı plajlar, mesire ve orman alanları, deniz kıyıları, Milas kent merkezi, eski dükkanlar ve küçük işletmeler, Karikatür-Kültür-Sanat ve Yontu Evi, antik kalıntıları, Roma su kemerleri, restora edilen ve yıkılmakta olan tarihi Milas evleri, planlı ve düzgün kentsel yerleşim ile büyüyen şirin, güzel ve her mevsim yaşanılır bir ilçe olan Milas ve köyleri gezimiz sürüyor… 

Aslında klasik turizm anlayışı olan güneş-kum-deniz yanı sıra; zamanımızdan 3 bin yıl önce medeniyet izleri olan zengin tarihi miras kalıntıları, göl ve dağ turizmi, yamaç paraşütü, termal ve doğa turizmi, alternatif turizm potansiyeli, folklorik zenginlikleri, yemek kültürü, Antik Çağ-Roma-Troya-Osmanlı, Mübadil ve Cumhuriyet dönemi mimari dokusu, Ahilik ve Lonca geleneği, Denizci ve Yörük yaşam kültürü gibi saymakla bitmeyen zengin turizm potansiyeli olan Milas; emeklilerin, sanatçıların, yazar ve gazetecilerin, yerli ve yabancı turistlerin mevsimlik ve sürekli yaşam alanı olma özelliğini geliştirerek sürdürüyor… 

Giderek yok olan zeytincilik, orman yangınları, tarihi eser kaçakçılığı, kıyı yağmacılığı, çevre felaketleri, sahil bandında ve site alanlarındaki plansız ve kirli kentleşme, Muğla merkeze bağlı tüm ilçe ve köyleri kapsayan “Büyükşehir” ablukası, ulaşım sorunu, yerinde yatırım ve çözüm olanaklarını tıkayan merkezi yönetimin yetersiz uygulamalarını ve başka nedenleri de eklersek, üzerinde titrediğimiz ve ona haksızlık ettiğimizin farkında olmalıyız… 

Efeler diyarı, yurtsever, çağdaş ve başarılı insanların otağı, Ege’nin aydınlık yüzü olan Milas; tarihin her döneminde, Ege’nin incisi ve birlikte yaşama kültürünün uygarlık odağı, liman kendi, ticari yolların kesiştiği kervansaray merkezi ve her türden zengin turistik bir yer olarak belleklerimize kazınmaktadır…           

Milas-Bodrum yolu üzerinde, Güllük Körfezi ve Havalimanı kavşağını geçtikten hemen sonra, Güvercinlik’e gelmeden sağda Tuzla Gölü üzerindeki filamingo başta olmak üzere, göçmen kuşların dansını izmemeye değer. Özellikle Boğaziçi Köyü girişinde bulunan Bargilya antik kentinin karşısında bulunan caminin suya yansımasını, sabah gün doğumunda mutlaka görüntüleyiniz. Boğaziçi balıkçılarının avlanma dönüşü telaşlarına da tanıklık ediniz. Ama buraya gelip de balık ve deniz ürünleri yemeden asla dönmeyiniz…  

Milas’ın 19 yy. evleri içinde, hala işleyen tezgahlardan gelen yün argaç tıkırtısı, makas şakırtısı ve kirkit seslerini süsleyen Yörük kilim desenli ve çevresi su nakışlarıyla ünlü tarihi Milas halısı dokuyan elleri kınalı, elma yanaklı ve alıç dudaklı güzellerin dillendirdiği Ege ezgileri; Milaslı sanatçı Tolga Çandar’ın söylediği, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam sehbasına giderken mırıldandıkları; “Öte yakaya geçelim / Atlara yonca biçelim / Aleylim, aman aman…”  türküsü ile destanlaşır… Ve göçebe Yörük kızın ağıdı, vurgun yemiş Balıkçı Ali’nin ardından söylenen ve Mübadele acısını yaşayan göçmenlerin hüzünlü bir sevda ezgisi gibi denizin öte yakasında yankılanır, yeniden… Ege denizi kararmadan ve dağlar uykuya dalmadan; Midas’ın kulakları çınlar, her gün batımında…

Pek çok destanlara, efsanelere, mitolojik hikayelere, kahramanlıklara, sevda öykülerine, şiirlere ve filmlere esin kaynağı olan Milas; yakın çevresi ile de tarihi, kültürel ve sanatsal zenginliklerin beşiği olmuştur. 

Öte yandan, Dibekdere köyünün çalgıcı çocukları, renkli giysileri ve kınalı saçlarıyla raks eden sürmeli kızların yanı sıra; bölgede yapılan düğün ve toyların vazgeçilmez neşesi olan davulcu ve klarnetçilerde, Milas folklörünün zengin bir başka renkli yüzüdür… 

Milas gezimiz sürüyor… Çevresinde binlerce yıldan bu yana, 27 irili ufaklı kent kurulmuştur… Milas gezisine Hisarbaşı mahallesinde, Hisarbaşı tepesinin doğusunda bir podyum üzerine inşa edilmiş Zeus Karios Tapınağı ile başlamalı. Tapınağın Korint başlıklı tek sütunu ayaktadır. 

Kentin eski surlarından bugüne ulaşan tek kalıntı, yörede Baltalı Kapı olarak bilinen kapı kemeridir. Kapı MÖ 1. yüzyıla tarihleniyor. Kemerinin kilit taşı üzerindeki çift yüzlü balta motifinden dolayı yörede "Baltalı Kapı" olarak anılıyor. 

Milas’ın adı Karia kenti Mylasa’dan geliyor. Mylasa’nın adının ise Sisyphos ve Aiolos torunu Khrysaor oğlu Mylasos’ten geldiği söyleniyor. Tarihçi Strabon’a göre Mylasa, iç Karia’nın üç önemli kentinden biridir. Diğerleri ise Alabanda ve Stratonikeia. Mylasa, MÖ. 5. yy’da İonia ayaklanmasına ve Pers ordularına karşı direnişe katılır. MÖ 446’daki Berymdon savaşından sonra Pers hakimiyetinden kurtulur ve Attika Delos deniz birliğine katılır. Mylasa diğer Karia kentleri gibi MÖ 334’de Büyük İskender ordularına teslim olur ama İskender kenti karya kraliçesi Ada’ya teslim eder. Mylasa MÖ 143’te Roma imparatoru M. Acmilius’un isteği üzerine bir sınıf anlaşmazlığına hakemlik eder, sonra da Roma valilerinin başkanlık ettiği mahkemelerin merkezi olur. MÖ 129’da da Roma’ya bağlanır. Mylasa Bizans döneminde piskoposluk merkezidir. 13. yüzyılda ise Menteşoğulları’nın merkezi olur. Beylikler, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi uygarlığının korunup geliştirildiği ve tarihin her döneminde, geleneksel kültürün yaşatıldığı etkinliklerin de merkezi olma özelliğini sürdürmektedir Milas...

Milas Belediyesi Kültür Müdürlüğü’nün desteklediği tiyatro, müzik, resim, yontu, kültür ve sanat çalışmaları yanı sıra; Yörük ve yöresel festivaller, bölgenin bir başka turistik zenginliği olarak yaşatılıyor… Pek çok ünlü yazar, karikatürist, gazeteci, politikacı, teknik ve bilim adamı, sanatçı ve kültür adamının da yetiştiği, bereketli toprakların adıdır Milas… 

Semt pazarlarında ve diğer alışveriş yerlerinde satılan organik yiyecekler, geleneksel Milas yemekleri, zeytin ve zeytin yağı yanı sıra; balık ve her türlü deniz ürünlerini de bulmak mümkün… Özellikle Boğaziçi köyünde balık yemenizi tavsiye ederim… Her bütçeye uygun konaklama yerleri ve kiralık yazlık evleri de bulabilirsiniz…

Yurt dışı ve içinden, kara ve deniz yoluyla ya da Güllük’te bulunan Milas-Bodrum Havalimanı’na hava yoluyla, günün her saatinde gelebilirsiniz…  

 Muğla’ya, Milas ve Bodrum’a gelip de yol üzerinde bulunan Bafa Gölü’nü gezmez iseniz, bu geziniz eksik olacaktır. En az üç kaçamak gecenizi Bafa Gölü kıyısındaki, zeytin ağaçları içine serpilmiş olan, temiz ve sağlıklı bungolog tatil evlerinde geçirmelisiniz. Çok uygun koşullarda konaklarken, doğal ürünlerden yapılan yemekleri yemelisiniz. Özellikle Bafa Gölü yılan balığı buğlamasını mutlaka tadınız…   

Ege'nin Mavi Gözü: BAFA

Anadolu coğrafyası,  binlerce yıldır pek çok  medeniyete ev  sahipliği yapmıştır. Bilinen doğal, kültürel ve tarihi zengin miraslarının yanı sıra; daha da  keşfedilmeyi  bekleyen  alternatif turizminde beşiğidir Anadolu…

Onlarca yıldır  bölgemizde süren  savaş, terör ve dış kaynaklı  bildik kirliliklerin etkisiyle; Akdeniz turizm pastasından hak ettiği payı alamayan Türkiye, yeni turizm planları yapmalı ve alternatif  projeler üretmelidir. Güneş, deniz ve kum tercihinin yanı sıra; zengin tarihi ve kültürel miraslarımız, eşsiz doğal varlıklarımız ve başka (kış, termal, yemek, su, inanç turizmi vb.) değerlerimiz ve öteki alternatif  turizm potansiyelimizi öne çıkarmalıyız. Anadolu coğrafyasında bulunan endemik flora (bitki) ve fauna (hayvan) zenginliğimizin  yanı sıra; yaşam kaynağımız su medeniyeti de; ülkemizin bir turizm potansiyeli olarak korunmayı, yaşatılmayı ve tanıtılmayı bekliyor.

Tüm bu özetlediğimiz genel bildik bilgiler doğrultusunda, dış ve iç turizm potansiyeli bakımından  keşfedilmeyi bekleyen  daha pek çok  doğal ve kültürel değerlerimiz mevcuttur. Bunlardan birisi de,  Ege turizm  potansiyeli açısından unutulan ya da görmezlikten geldiğimiz bir doğa ve tarih hazinesi olan Söke Ovası ve Büyük Menderes havzasında yer alan ve Milas Beşparmak Dağı eteklerini selamlayan Bafa Gölü ve çevresidir.

Tam da, Bodrum yolu üzerinde bulunan; Muğla'nın Milas ilçesine bağlı Pınarcık köyünde Silva Oliva tatil köyü yeni konuklarını bekliyor.

Aslında  Kuşadası, Söke, Didim, Akbük, Milas ve Bodrum yolu üzerinde bulunan Bafa, tam da bu anlamda  önem kazanıyor. Her  gün yanından  geçtiğimiz Bafa Gölü çevresinde bizi selamlayan balıkçı tekneleri, pelikanlar   zeytin ağaçları gölgesinde ve Ege'nin mavi gözü Bafa Gölü ağlamadan, turkuvaz rengi suda kuşlarla dans etmenin tam zamanı... Milas'a bağlı eski Bafa Beldesi ve diğer köylerde yaşayan halk, geleceklerinden endişe ediyor...

Birleşmiş Milletler verilerine göre Türkiye; gidilebilir güvenli 10 turizm ülkesinden biri iken, bildik nedenler yüzünden artık, daha gerilere düştüğümüz, son istatisliklerle belgelendi... Ülke turizmine olumsuz etki yapan durumlardan biri de; hiç kuşkusuz dış göçlerdir. Savaş ve terör nedeniyle yaşadıkları toprakları bırakıp, Türkiye'ye sığınan çok sayıda göçmen, Ege kıyılarını batıya kaçmak için atlama tahtası olarak kullanıyorlar. Suriye, Irak, İran, Afganistan, Ermenistan ve bazı Afrika ülke yurttaşları, Türkiye'nin hemen her yerinde olumsuz koşullarda ve kimi kötü örneklerinde görüldüğü durumlarda, ülke turizmine zarar veriyor... Bu kirliliklerden uzak bir turizm bölgesi olan Bafa Gölü ve çevresidir. Milas ve Bodrum'a varmadan, güvenli ve dost bir dinlence yeri olan Bafa Gölü kıyısında mola verip, gün batımında  güneşi içmenin  tam zamanı...

"Ege  denizi kararmadan  ve dağlar uykuya  dalmadan" önce,  Bafa Göl'ü kıyısındaki  her  bütçeye uygun  Silva Oliva  Tatil Köyünde gün batımını izleyerek, ateşli al atlar özgürlüğünde, uçup giden yitik zamanın dayanılmaz hafifliğini yaşamanın  mevsimi geldi ve  geçiyor bile...

Ne   yazık ki     biz,  insanoğlu  burnunun dibindeki  güzellik tanrıçalarını görmekte  kör ve sağır bir  varlığız. Muğla –İzmir karayolu üstünde Söke / Milas yolunda  boylu boyuna uzanmış  bir deryadır Bafa. Mavinin  ve yeşilin   tarihe  bulandığı yerdir. Milas ilçesinin  avucunda  Söke  ovasının doğa  buluşmasıdır. Tarih; Sultan  Süleyman hazineliği yapar her toprak  zerresinde. Söke  ovası  yaklaşık  iki bin yıl öncesi  Latmos  körfezi olan deniz, Büyük Menderes  kusarmışçasına  alüvyonlar  getirerek Ege kızından  ayrı bir  uzvu  meydana gelmiş. Ne kadar  bağımsız o kadar  susuz. Gölde  Bermuda  üçgenliği  yapan  üç küçük ada. Bilinen en eski  'Yediler  Manastırı' bunun  yanında  yaşam dansında  size  eşlik eden  martılar, pelikanlar, karabataklar, ördekler  sayamadığım balıkçıl  kuşlar 'Hoş geldiniz' dermişçesine süzülür  yer mavi, gök mavi olan Zeus'un  göğsünde. Tanrı  her gün aynı manzara  bakmaktan yorulmuşçasına  çekirdeğini  koydu, toprak analık yaptı, fidan oldu ve daha  sonra yüceliğinin  kıymetini  omuzlarını  astı. Meyvesinden,  organik sebzesinden ve zeytinyağından, nerdeyse  en ufacık  parçasına kadar sundu.

Göçmen kuşlar ve Bafa'yı yurt edinen diğer canlılar, danslı göl turunda vals  yaparken, kayalıkların   akla zarar  veren duruşları  gizemli bekleyişleri, yol boyunca devam eder.

Hemen her yanı SİT alanı olan ve adeta antik bir tarih kenti üzerinde kurulu bulunan Milas Belediyesi’nin hizmet verdiği Bafa Gölü ve çevresinde; su ve kuş sesinin melodik ritminde stresten arınıp, şifa bulurken; sizi baştan çıkaran su perileriyle dans başlamadan, her mevsim ve her koşulda; sevdiğinizle kaçamak yapmak ve sevginizi sebil eylemek için gelebilirsiniz...

Alternatif turizm potansiyeli yüksek olan Bafa'ya, Milas-Söke karayolu üzerinde yer alan Bafa Beldesi'nden geçilerek 10 km'lik bir yolla ulaşılıyor. Çevre gezilerine meraklı olanlar engebeli arazide tepelere tırmanmak için yaz aylarında sabahın erken, akşamın ise serin saatlerini seçmeliler.

Bodrum ve Güllük  limanlarından  deniz ulaşımı ile Milas &  Bodrum Hava limanından  hava yoluyla ve İzmir-Bodrum karayolu ile de; bir dünya cenneti olan Bafa Gölü  kıyısından bulunan ve  konuklarının çoğu Alman turistler olan Silve Oliva Tatil Köyü'ne ulaşmak  çok kolay...

Tarih öncesi  mağara   resimlerini, Karya, Yunan, Roma, Bizans  ve   Osmanlı döneminden kalma  eserleri  bir arada  görebilirisiniz. Efes, Milet, Didim, Priene, Myus, Heraklia, Bodrum, İassos, Labranda ve Euromos  antik kentlerine günübirlik  turlarla, adalardaki   ve Latmos dağının eteklerindeki manastırlara tekne ile  ya da  yürüyerek  ulaşabilirsiniz. Kano ve tekne  ile  Bafa  Gölü adalarına, yürüyerek  de  dağlardaki manastırlarda, tarih öncesi insanlarının  kayalara çizdikleri resimleri keşfe gidilir.

Bir zamanlar Ege Denizi'nin Latrmos Körfezi olarak bilinirdi Bafa Gölü. Milet, Priene, Myus ve Heraklia da bu körfez çevresinde  bulunan önemli liman kentleriydi. Kentleri yutan  ırmak olan  Büyük Menderes nehrinin getirdiği alüvyonların oluşturduğu dolgu sonucu denizle olan doğrudan irtibatı kesilen ve liman niteliğini yitirerek  önemsizleşen bu ticari merkezlerde yaşayan halk yöreden göç etmeye başlayınca, bu kentler de benzerleri gibi giderek tarihin sayfalarından silinmiştir.

9. yy'dan itibaren, Arap istilasından kaçan hıristiyan keşişler yöreye gelmişler, dağlarda ve adalarda çok  sayıda  manastır inşa etmişlerdir. Bunun on üçünün kalıntıları günümüze kadar ulaşabilmiştir. 80'li yıllardan bu yana devam eden  araştırmalarda, Karya öncesi (günümüzden  8.000 ile10.000 yıl öncesine ait) mağara resimlerinin bulunmuş olması, bölgenin dünya tarihinde bilinen en eski insan yerleşimlerinden biri olduğunu gösterilmektedir.

Ve  de   göl kıyısındaki  lokantalarda tatlı su balığının yanında zeytinyağının lezzete tahtına kuran yılan balığını fümesini; Türk mutfağı yanı sıra, Avrupa ve Osmanlı mutfağına leziz tatları ile birlikte; Silva Oliva Hotel işletmecisi Floryan Murat Koch elinden tatmalısınız ki, yemeğin tam bir sanat olduğunu göreceksiniz. Buranın en güzel yanı her şey naturel, katkısız kendi elleriyle üşenmeden  menüden  ne arzu ederseniz o konsepte harika bir sunum   sergilemektedir. Akdeniz ve Ege'nin kendine  has otları ve özellikle  balık ve zeytinyağlı yemek ve içeceklerinde çok iddialılar. Baharat, yeşillik ve sebzeleri kendi bahçelerinden ya da köy pazarından  temin edip  kahvaltılar  da organik tarım ürünleri ve   kendi zeytini, ekmeği ve organik reçelleri sunuluyor. Yemekleri de kendi  zeytininden elde ettiği zeytinyağı ile pişirip taze olarak sunuluyor. İsteyenler için özel olarak  vejeteryan,  vegan  ve anti-alerjen menüde  hazırlanıyor. Bunun yanında çok özel bitki çayları hazırlanıyor, yöresel otlarda yapılan salata, börek, dağlardan topladığı yabani mantarları  Bafa Gölü’nde  yıkayıp  özel olarak tütsülediği yılan balığını kesinlikle  denemenizi tavsiye ederiz..

Öte yandan, 68 Kuşağı gençliğin desteği ile örgütlenip, ilk örnek kooperatifçilik hareketini başlatan ve "Bafa Gölü'nde çıkan balıklar ve su ürünleri Bafalılarındır" söylemini hayata geçiren Bafa Gölü çevresindeki köylüler; eski Başbakanlardan Bülent Ecevit'in başlattığı; "Toprak işleyenin, Su kullananındır" sloganı, Bafalı köylüleri harekete geçirmişti... Bafa Gölü ve çevresindeki  turizm, zeytin ve balıkçılıkla uğraşan  konuk sever, aydın köylüler;  Ege'nin  mavi gözü Bafa'ya  yeni konuklarını  bekliyor.

Hayatı keşfetmeye, meraklarımızı gidermeye ve dünyanın başka hallerine tanık olmaya devam ediyoruz... Bir başka gezimizde, bir turizm cenneti olan Anadolu coğrafyasında buluşmak dileğiyle.

Sevdiklerinizle birlikte yapacağınız tatiliniz güvenli, huzurlu, zevkli, yolunuz ve bahtınız açık olsun... "Bir daha ben bu dünyaya gelirsem, şunları yapacağım ya da yapmayacağım" deme şansımız asla olmayacaktır. Öyleyse, bir nefeslik yaşam anında, hızla uçup giden ömür diliminde, her şeye karşın; kendinize zaman ayırın... Gözünüz açık gitmeden, Ege'nin mavi gözü Bafa'da yaşama dokunun... “Gönlüm Ege’de kaldı…” şarkısı duygusallığında, sevgide odaklanmanın tam zamanı... Teröre karşı sevgimizi sebil eyleyip dayanışalım… Terör bizi yıldıramaz… Haydi canlar, tatil başlıyor!.. Midas’ın kulakları çınlasın… Anadolu’nun her yanı bir turizm cenneti. Temiz, çağdaş, dost ve güvenli bir turizm kenti olan Milas bizi çağırıyor… Hey Can Milas!.. Biz sana yeniden geliyoruz…

TÜM YAZILARI