canlı casino siteleri casino siteleri blackjack siteleri bahiscom güvenilir casino siteleri deneme bonusu istanbul ev taşımamalatya oto kiralama

YASAK ŞEHİRDE BİR KÜÇÜK İMPARATOR...

Pek çok Çin ve Moğol devletine başkent olan Pekin 3.000 yılı aşan geçmişi ile Dünya’nın en eski şehirlerinden biridir.Kuruluş zamanı bilinmese de , M.Ö. XVI. yüzyıl içinde Şang hanedanı zamanında Pekin adı geçer.

Pekin, 1212 yılında Cengiz Han’ın bütün Kuzey Çin’i ele geçirmesiyle beraber alınmış oldu.

Karahataylar’ın elinde bulunan Pekin’in o dönemdeki adı Hanbalık (Han Şehri)’tı. Moğollar şehre girmeden önce Karahatay Hanı Altan Han zehir içerek kendisini öldürdü. Moğollar şehri yağma edip yaktılar.Daha sonra Hanbalık (Pekin) Kubilay Han tarafından baştan yapılandırıldı.Zaman içinde, hanlar zamanında Pekin gelişip güzelleşti. Hatta o kadar ünlenmiş ki ; İtalyan gezgini Marco Polo gençliğinde Çin’e giderek Pekin’i görmüş ve bu şehri Hanbalık, Çin’i de Katay diye Batı’ya tanıtmış.

Çin’in başkenti hanedanlar değiştikçe bir Nankin bir Pekin olmuş ancak sonunda yeniden Pekin olarak kalmıştır.   Kentin en gizemli ve heybetli yapılarından biri elbette Bernardo Bertolucci’nin filmine konu olan ‘’Yasak Şehir’’…

Açık söylemek gerekirse , Bernardo Bertolucci’yi, sinema tarihinin en çok ödül alan, en büyük kadrolu filmlerinden biri olan ‘’Son İmparator ‘’ ile tanımıştım. Filmde , 2 yaşında tahta çıkan Çin’in son imparatoru Pu Yi’nin gözünden 60 yılın öyküsü anlatılmakta. Çekimi 2,5 yıl süren film, yaklaşık 50 yıllık Çin tarihini tarayarak belgesel tadında ilerlerken, insanı ekrana kilitliyor. Hem Çin imparatorluk kültürü hakkında bilgiler veriyor hem de imparatorun yasak bölgede sıkışmış hayatını çok güzel anlatıyor.Çok katı gelenek ve kurallar zinciri içinde dünyaya adapte olamayan meşruluğunu yitirmiş imparatorluğun eksikliklerini ve yanlışlarını gören modernleşme yanlısı bir imparatorun reformcu kişiliğini işlerken, bir yandan da onun yaşamındaki hataları ve eksiklikleri göstermesi, sıradanlaşmış ‘’ ya yükselt ya da yok et ‘’ mantığıyla yazılmış ve düşünülmüş biyografi filmi olarak adlandırılabilinecek bu filmde önemli dersler de verilmekte..

Filmin başında son imparator Pu Yi, ona diz çökmüş hocasından, teneke bir kutu içerisinde çekirge alır. Filmin en sonunda da, çocuk, "imparator olduğunu kanıtla" dediğinde, tahtın arkasından, saklı yerden aldığı çekirgeyi soruyu soran çocuğa verir. Burada çekirge bilgiyi temsil eder. Monarşi çağlarının sona ermesiyle beraber bilgi artık insanlara dağılmıştır, bilgi tek bir hükümdar veya sülalenin kontrolünde değildir. Ama öte yandan bu şekilde bilgi değerini yitirmiş ve kaybolmuştur.İnce dersler veren bu muhteşem film Yasak Kent’in avlusunda binlerce figuranla çekilmiştir.Sahneleri gördüğümde çok etkilenmiştim.

O nedenle Pekin seyahatimde Yasak  Şehri görmeye gidince büyük bir heyecan duydum. Oryantalistler tarafından Yasak Şehir olarak isimlendirilen bu yerin  Çince karşılığı ‘’Evrenin Merkezindeki Şehir’’; ‘’zihincheng’’dir. Merkezdeki ülkenin merkezindeki şehir demek oluyor ki, Çin için taşıdığı önemi bir ölçüde ifade ediyor bu isim.

Fonksiyonel olarak bizdeki Topkapı  Sarayı’na benzetilse de , yapı olarak bir benzeri daha yoktur.Zihincheng yaklaşık olarak 720 dönümlük bir alan üzeri kurulmuştur. 800 bina ve 9999 odadan oluşmaktadır.

Yasak Şehir’in girişine sabah erken saatlerde gelmenizi öneririm.Yoksa saatlerce kuyrukta bekleyebilirsiniz.Girişte Mao’nun resminin asılı olduğu kapıdan geçtikten sonra geniş bir avluya giriyorsunuz. Bu avluya giriş yaptıktan sonra hemen solda bir bilet gişesi var. Bu gişedeki biletler Sarayı gezmek için değil, Mao’nun resminin olduğu üst bölümdeki “Tianan Men Kapısı’nı” gezmek için. Giriş ücreti 15 Yuan. Burayı isterseniz Saraydan sonra gezebilirsiniz. Saray’a giriş için avluda yürümeye devam etmeniz lazım Asıl girişin sağında ve solunda iki adet bilet gişesi göreceksiniz. Sarayın giriş ücreti kişi başı 60 Yuan kadar.

Çok sayıda avludan geçip pek çok bina görüyorsunuz ama bunların içlerine girmek yasak. Dışarıdan fotoğraf çekebiliyorsunuz. He bir avluya büyük kırmızı kapıdan giriliyor.bu kapıların üzerinde altın sarısı yarım toplar var.Bir sırada 9 adet top bulunuyor.Rivayete göre bir sıraya elinizi sürüyerek geçerseniz büyük bir servetin sahibi oluyormuşsunuz.Tabii ki işimi şansa bırakmayıp 5 tane top sırasına birden elimi sürdüm.Ne olur ne olmaz ,değil mi?

Burada birçok binayı da müzeye çevirmişler. Bu müzelerin de girişleri ücretli. Mesela; Hazine Müzesine giriş 10 Yuan, Saat Müzesi 10 Yuan. Sarayın içinde kafeterya, restoran var. Dışarıdan su veya yiyecek taşımanıza gerek yok.Sarayın arka tarafında çok güzel bir bahçesi var. Bu bahçede yaşlısı genci kadını erkeği kumar oynuyor.Bazıları da muhteşem bir zeka oyunu olan ''GO''..

Sarayı ve müzeleri yaklaşık 4-5 saatte rahatlıkla gezebilirsiniz. 1987 yılında Dünya Kültür Mirası listesine eklenmiş. Dünyadaki en büyük işlenmiş Yeşim taşı yine Yasak Şehir’in içindeki bir müzede bulunuyor.

Çin genelinde sarışın ve mavi gözlü olmak adeta Tanrı olmak gibi bir şey.Bir müzeden diğerine geçerken kolumdan çeken,konuşmak isteyen,beni işaret eden ve fotoğraf çektirmek isteyen Çinlilerin her birinden bir bedel alsaydım sanırım ziyadesiyle zengin olurdum.

Hatta bu o kadar tesirli ki ;  neredeyse sıcaktan bayılmak üzereyken yelpaze satıcılarından biri bana bir tane hediye edecekti.Yalnız bir tane aldıktan sonra fark ettim ki , yelpazeleri kullanmak çok sıkıntılı.Üzerindeki boya ellerinize bulaşıyor ve uzun süre çıkmıyor ne yazık ki.

Bir avludan diğerine geçip durduğum hatta arada bir frappe alıp dinlenmek zorunda kaldığım ve şimdilerde kapılarını tüm dünyadan ziyaretçilere açan bu antik saraya  Yasak şehir denmesinin de bir nedeni var.İçinde malikanelerini inşa ettirip, devletini oradan yöneten imparatorun, güvenliğini sağlamak için, sarayın, daha doğrusu sarayların, içinde bulundukları uçsuz, bucaksız bahçeleri içine alan büyük bir sur, duvar yaptırıp, sur içinde yaşayanların dışarıya çıkmalarını, dışarıdan da birilerinin içeriye girmelerini yasaklamış olmasındandır.Hatta İmparatorun kendi bile, istediği zaman bu şehirden dışarıya çıkamamaktadır.

Sarayın  inşaasına 1406'da başlanmış ve tam 14 yıl sürmüştür.Saray,Çin İmparatorluğu'nun son iki hanedanı olan Ming ve Qing ( Çing ) hanedanları da dahil olmak üzere , toplam 24 imparatora da ev sahipliği yapmıştır.

3 yaşındayken tahta geçen son imparator Pu Yi ise, 1911'de İmparatorluk yıkılıp , Sun Yat Sen komutasında Çin Cumhuriyeti ilan edilince Pu Yi'nin hayatı bağışlanarak, Saray'da yaşamaya devam etmesine izin verilmiş. Yani Son İmparator da, tahttan feragat ettiği yıldan, bir hükümet darbesinin gerçekleştiği 1924'e kadar yine burada yaşamış.

Son imparator Pu Yi’nin Yasak Şehir’den sürüldüğü 1924 yılından sonra, 24 bina ve Qianlong Bahçesi’nin muhteşem dış avluları halka tamamen kapatılmıştır.

1930'lu yıllarda, Japonların eline geçmesi ya da savaşta tahrip olması olasılığına karşı, hazinenin en nadide parçaları paketlenerek binlerce sandık içinde Şanghay'a gönderilmiş.

Buram buram tarih kokan bu kentin yemekleri dışında hemen her şeyine uyum sağlamayı becerdiğimi söylemeliyim.Yemek kültürü Türk yemek kültürüyle neredeyse taban tabana zıtlıklarla dolu.Çin restoranlarının hemen hepsinde yuvarlak ve dönen bir masa bulunmakta.yemekler masaya konarak sırayla döndürülmekte ve böylece masadaki herkes yemeklere rahatlıkla ulaşabilmekte.

Yalnız neredeyse tüm etler soya sosu ve şeker ile karamelize ediliyor.Dolayısıyla etlerin hepsi tatlı.Salataya konan tüm yeşillikler kızartılıp öyle servis ediliyor.Tatlı olarak sunulan Çin Lokumu pirinç hamurunun Hindistan cevizine bulanmasından ibaret..Dolayısıyla tatlı olması gereken her şey tatsız ve tatlı olmaması gereken her şey ise tatlı.Sofrada muhakkak Çin Çayı içiliyor.Ekmek yok elbette.Pekin Ördeği ise çok esprili değil.Yemeklere ilerleyen yazılarımda da değineceğim için şimdilik bu kadar genel bilgi ile yetiniyoruz.Yörüngede kalmaya devam edin…

TÜM YAZILARI