canlı casino siteleri casino siteleri blackjack siteleri bahiscom güvenilir casino siteleri deneme bonusu istanbul ev taşımamalatya oto kiralama

İmbros’a Giden Yolculuk

Türkiye’nin en Batı noktası olan Gökçeada, Anadolu’da güneşin en son battığı noktadır (incirburnu). Kim bilir güneş batarken ne aşklara tanıklık etmişti ya da öfkelere…Sayın Bilge UMAR’ın deyimiyle Luwi dilinde ‘Yüce Tanrıça’ anlamına gelen ‘İmaura’ sözcüğü Helen dilinde önce İmuros, daha sonra da İmbros’a dönüşmüştür. 1970’lerde ise bu isim Gökçeada olarak değiştirilmiştir. Gökçe ismi kelime olarak Kutlu Melek-Gökle ilgili,semavi gibi anlamları taşımaktadır. Antik çağdaki ismiyle şimdiki ismi arasında uzak bir anlam olmadığını apaçık görmekteyiz… Ne diyelim o zaman; İmbros’a selam olsun…

Şehir merkezindeki üç mahallesi dışında on tane köye sahip olan Gökçeada, 2011 senesinde dünyanın ilk ve tek ‘Cittaslow Adası’ olarak tarihe geçen Gökçeada; yerel mutfağıyla, doğal güzellikleriyle, sakin yaşantısıyla seyahat tutkunlarına kapılarını sonuna dek aralamakta… (Citta İtalyanca şehir demek, Slow İngilizce yavaş demek).

Adaya geldiğinizde ilk uğrayacağınız yerlerin başında Zeytinli Köyü olmasnı öneririm. Taş evleriyle, Arnavut kaldırımlarıyla, dokusunu hiç bozmamış doğasıyla sessizce kulağınıza fısıldar; hoş geldiniz İmbros’a… Eski bir Rum köyü olan ve yoğun olarak Rum vatandaşlarımızın yaşadığı Zeytinli Köyü, etrafını sarmalayan zeytin ağaçlarından alıyormuş ismini... Köy meydanına vardığınızda sizi küçük, nostaljik kafeler karşılıyor olacak. Dibek Kahvesiyle meşhur olan köyde bir kahve molası verip, kahve ile meşhur Efi Badem kurabiyesinden tadabilirsiniz. Ya da sakızlı muhallebiden yiyebilirsiniz. Köyün en eski kafelerinden olan Nostos Cafe’nin (1860) sahibi Atanaş Abi ile sohbet etmeyi unutmayın. Sıcakkanlılığıyla ve hoş sohbetiyle adeta biz aynı toprağın insanıyız diyor.
Zeytinli Köyü’ün önemli faktörlerinden birisi de sevgi adamı olarak bilinen Rum-Ortadoks dünyasının Patriği olan Kıymetli 1.Bartholomeos’un bu köyde doğmuş olması.

Adanın en yüksek noktalarından birinde kurulmuş olan Tepeköy, her yıl Ağustos ayında Rum vatandaşlarımız tarafından kutlanan Meryem Ana etkinliklerine ev sahipliği yapar ve binlerce insan yurtiçinden ya da yurtdışından Tepeköy’e giderek Meryem Ana etkinliklerine katılır.

En ilginç noktalardan birisi de 1960’lı yıllarda nüfus ve hane olarak Türkiye’nin en büyük köyü olan Dereköy, şimdilerde kimbilir kaç kişiye ev sahipliği yapıyor. Sanki yaşanmışlıklar rafta yerini almış misali…

Adanın en gözde plajlarından olan Aydıncık Plajı sörf tutkunlarına kapılarını sonuna kadar aralıyor ve sörf eğitimi almak isteyenleri 2004 senesinde kurulmuş olan Sörf Okulu’na bekliyor. Ve hemen yakınında yer alan koyu renk çamurun da (Tuz Gölü) romatizma, sedef ve kireçlenme gibi rahatsızlıklara iyi geldiği de söylenceler arasında yerini almakta.

Ve adanın en ilginç kaya oluşumlarından birisi de Kuzulimanı’nın doğusunda bulunan Peynir Kayalıkları (Kaşkaval Burnu). Efsaneye göre, sayısız koyun ve keçiye sahip olan huysuz,cimri bir kadın elde ettiği sütlerden cennete basamak olması için yuvarlak peynir kalıpları yaparak peynirleri biriktirirmiş ve hiç kimseyle paylaşmazmış. Tanrı bu duruma kızmış ve onu cezalandırmış. Şimdinin Peynir kayalıkları ifadesinin bu efsaneyle ilişkilendirilmekte… Unutmadan söyleyeyim, peynir kayalıklarını sadece tekne ile görebiliyoruz, maalesef karadan bağlantı noktası yok…

Türkiye’nin ilk ve tek Su Altı Milli Parkı olan Yıldız koyu, su altı güzellikleriyle yeni maceraperestleri bekliyor…Ve sözlerimin başında da belirttiğim gibi Anadolu’da güneşin en son battığı yerdir Gökçeada (İncirburnu),  günbatımını daYukarı Kaleköy’den seyretmek de bambaşka bir huzur… İmbos’a giden yolculuk…

TÜM YAZILARI