TOURISM EXCLUSIVE
Akdeniz çanağında turizmin devasa projeler üreten yeni rakiplerle farklı bir ivme kazandığını dile getiren Bağlıkaya, “Türkiye turizmini sıkıştığı yerden kurtarmalıyız. Turizmde yepyeni bir vizyona ihtiyaç var” diye konuştu. TÜRSAB TV’de 25 Eylül 2024’te yayınlanan "Firuz Bağlıkaya ile TÜRSAB Gündemi" programın moderatörlüğünü Gazeteci Mehmet Güneli yaptı.
Programda soruları yanıtlayan Bağlıkaya, TÜRSAB Turizm Yüzyılı projesiyle turizmi 12 aya ve tüm Türkiye sathına yaymanın yanı sıra gelir düzeyi daha yüksek turisti ülkemize çekmeyi hedeflediklerini belirtti. Bağlıkaya, “Türkiye'de turizm şu anda deniz, kum, güneş segmentlerine sıkışmaya başladı. Turizm potansiyeli taşıyan fakat henüz hak ettiği kadar turist almayan illeri biraz daha öne çıkartmamız gerekiyor. Bu düşünceden hareketle hem iç turizm anlamında hem yurt dışından gelen turist anlamında farklı şehirlerimize hareket getirmek amacıyla Turizm Yüzyılı projemizi başlattık ve ilk adımı Burdur'dan attık. Projemize 6 ayda bir yeni bir şehirle devam edeceğiz” diye konuştu.
Firuz Bağlıkaya, bu tarz projelerde Bakanlıktan destek görüp görmedikleri konusundaki soruya “Bakanlıktan bir destek görmediğimiz gibi tam tersine gidip faaliyet gösterdiğimiz şehirlerde Belediye Başkanı, Vali veya Kaymakam hatta İl Kültür Turizm Müdürlüklerine kadar bizimle iş birliği yapılmaması konusunda telkinlerde bulunuyorlar. Tabii birlikte olsak çok daha güzel şeyler yapılır ama biz yolumuza devam ediyoruz. Yapmamız gerekeni kurumdan yerel dinamiklerin beklediği her şeyi elimizden geldiği kadar yapmaya çalışıyoruz” şeklinde yanıt verdi.
“Turizmde Yeni Projelerle Yeni Rakipler Geliyor, Daha Vizyoner Olmalıyız”
Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgede çok önemli gelişmeler olduğuna işaret eden Bağlıkaya, özellikle Birleşik Arap Emirlikleri’nin Mısır’ın Akdeniz kıyısında, Suudi Arabistan’ın da Kızıldeniz kıyısında hayata geçirdiği dev projelerle deniz-kum-güneş turizmi açısından yeni bir rekabet alanı açtığına dikkat çekerek şöyle devam etti: “Akdeniz çanağında deniz, kum, güneş turizmine dinlenceyi, eğlenceyi ve aktiviteyi katarak inanılmaz bir ürün zenginliğine doğru gidiyor. Yani git gide bizim işimiz zorlaşıyor. Zaten bunu artış hızından görüyoruz. Tamam rekor kırılıyor. Geçen yıldan daha iyiyiz ama kendisini yine kendisiyle mukayese ederek mutlu olunmaz ki! Bu alanda proaktif olmak gerekiyor.”
Turizmde rekorlar kırıldığı şeklindeki söyleme dair açıklamalar yapan Bağlıkaya, “Şimdi yanımız ve önümüze bakmadan hep rekor kırdık demek doğru değil. Olağan büyümeye rekor denmez. Rekor söylemini doğru bulmuyorum. Önceki Kültür ve Turizm Bakanları döneminde de büyüme vardı. Rekor daha başka bir şey. İspanya’nın 2023 yılındaki artışı yüzde 18. İtalya yüzde 14,9 artmış. Türkiye yüzde 10,4 artmış. Nerdeyse iki katı. Dönemsel çıkışlar inişler olabilir ama rakiplere dikkat etmemiz lazım. Bizim etrafımıza bakıp biraz daha vizyoner yaklaşmamız lazım. Kültürel varlıklarımızı da işin işine katarak geniş bakmamız önemli” değerlendirmesinde bulundu.
“Turizmde Alternatifleri Ortak Akılla ve Hızla Yaratmalıyız”
Önceki yıllarda tüm sektörün katılımı ve katkılarıyla oluşturulan turizm şuralarında alınan kararların dikkate alınmadığını dile getiren Firuz Bağlıkaya, turizmde başarı için ortak aklın esas alınmasının önemine vurgu yaptı. Bağlıkaya, “Mümkün olduğu kadar hızlı ortak akılla sektörle tartışarak sektörle birlikte, sektörle rekabet edip, sektörü döverek değil birlikte çalışarak bir şey yapılabilir. Buna herkes hazır herkes buna ihtiyaç duyuyor. Kimsenin Turizm Bakanıyla falan bir işi yok. Kimsenin Turizm Bakanıyla bir çatışma gibi bir hevesi yok işimizi yapmaya çalışıyoruz bize de müsaade edin işimizi yapalım engellemeye çalışmayın” dedi.
Bakanlık tarafından gerçekleştirilen Kültür Yolu Festivallerinin uluslararası kültür festivalleriyle karşılaştırıldığında çok zayıf kaldığını ifade eden Bağlıkaya, kültür turizmiyle bağlantılı olan gece müzeciliği uygulamasına ilişkin de şunları kaydetti: “Bu yıl başlatılan gece müzeciliği bizim gibi tur operatörlerinin istediği bir şeydi. Gece müzeciliğini akşam 9’a kadar yaptılar. Turistler akşam 9’a kadar ancak yemeğini yiyor. Gece müzeciliğini 21.00 ile 24.00 saatleri arasında yapılması gerekiyor. Mış gibi yapılıp aslında hiçbir şey yapılmadı. Biz bu eleştirileri bir hayra vesile olsun diye yapıyoruz. Örneğin AKM gibi çok kıymetli bir bina yapıldı. Ama içerisini nasıl doldurduğunuz önemli. Bugüne kadar uluslararası ölçüde kaç tane etkinlik yapıldı? Rakiplerimize bakıldığında sırf yapılan konser ve sanat etkinliklere katılmak için insanlar bu ülkelere seyahat ediyor. Biz de otel ve destinasyon güzelliği konusunda bir sıkıntı yok ama bu yetmiyor. Sıkışıyor dediğimiz bu. Hiç hesapta olmayan ülkeler arkamızdan koşarak geliyor. Yakında daha da sıkışır. O nedenle alternatif şeyleri mümkün olduğunca hızlı ve ortak akılla, sektörle tartışarak değil, rekabet ederek, döverek değil birlikte çalışarak yapmak lazım. Buna herkes hazır. Herkes buna özlem duyuyor.”
“Seyahat Acentalarının Bölünmesine Karşı Mücadele Etmemiz Son Derece Doğal”
Turizm tarihinin seyahat acentalarının varlığıyla başladığını hatırlatan Firuz Bağlıkaya, bu gerçeği reddederek davranılamayacağını ve bunun doğru bir tavır olmadığının altını çizdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın seyahat acentalarıyla birlikte çalışmasının önemli olduğunu vurgulayan Bağlıkaya, “Sayın Bakanımız yeniden Bakan olarak atandığında ziyaret edip, birlikte çalışalım dedik. Biz sanki öyle söylememişiz, ‘yeni bir yasa hazırlayın bizi parça parça edin’ demişiz. Buranın bölünmesi siyasi iradenin kararıdır. Bizim için önemli olan bu mücadeleyi vermektir. Biz seyahat acentalarının turizm sektörü için vazgeçilmez olduğunu, turizmin ana unsuru olduğunu idrak etmiş, bunu özümsemiş insanlarız. Aksi takdirde bu Birliğin başkanlığında ne işimiz var? Dolayısıyla bizim seyahat acentalarının bölünüp parçalanması ile ilgili bir tepki göstermemiz son derece doğal. Biz bunu kabul edemeyiz. Siyasi iktidar bunu böyle isterse Sayın Cumhurbaşkanımız derse ki bu böyle olacak, boynumuz kıldan ince. Ama biz mücadelemizi veririz. Sonuç bize bağlı bir şey değil. Mücadele vermeden bu işin içinden çıkma imkan ihtimali yok.”
“TÜRSAB’ın Bölünmesini İsteyenlerle Birlikte Yürüyemeyiz”
TÜRSAB’a bağlı bazı Bölge Temsil Kurullarının birleştirilmesiyle ilgili eleştirileri de değerlendiren Bağlıkaya, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği'nin yönetim kadrosunda ya da bölge temsil kurullarında yer alan hiç kimsenin TÜRSAB’ın bölünmesi için çalışamayacağının altını çizdi. Bu durumun kabul edilemeyeceğini dile getiren Bağlıkaya, “Hem Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’nin Bölge Temsil Kurulu Başkanı olacaksın hem de Türkiye Seyahat Acentaları Birliği'nin bölünmesi için çalışacaksın. Biz bunu kabul edebilir miyiz? Böyle bir şey olabilir mi? Bizim hiç kimseyle kişisel bir husumetimiz yok. Hepsi bizim birlikte yol aldığımız arkadaşlar. Şu anda ayrı düşmüş olabiliriz. Olabilir, insanlık hali. Kurumu korumak zorundayız. Biz hiçbir BTK’yı kapatmadık birleştirdik. Hiçbir acentamızı da Bölge Temsil Kurulsuz bırakmadık.”
“Önceki Tüm Bakanlarla Son Derece Uyumlu ve Verimli Çalıştık”
Firuz Bağlıkaya, bundan önceki dönemde görev alan tüm Kültür ve Turizm Bakanları ile son derece verimli ve uyumlu bir çalışma içinde olduklarına ancak mevcut dönemde çeşitli sıkıntılar yaşandığını ifade etti. Bağlıkaya konuyla ilgili şunları söyledi:
“Biz bundan önceki tüm Bakanlarımızla son derece verimli ve uyumlu çalıştık. Nabi Bey, Mahir Bey, Erkan Bey, Ertuğrul Bey, Numan Bey ile son derece uyumlu çalıştık. Kaç sene olmuş bakanlıkları biteli. Hala hepsiyle saygı, sevgi içinde, abi kardeş gibi ilişkilerimizi yönetiyoruz, yürütüyoruz.
Sayın Bakanın çalıştığı ilk ve tek TÜRSAB Başkanı benim. Mehmet bey ise benim çalıştığım neredeyse 10’uncu Bakan. Benim hiçbir Bakanla bir sorunum olmadı. TÜRSAB’ın da hiçbir sorunu olmadı. Bir tek siz Bakan olduğunuz zaman bu kurum kötü oldu, uyumsuz oldu. Yani insan birazcık kabahati birazcık suçu kendinde aramaz mı? Biz münakaşa istemiyoruz, biz kavga istemiyoruz. Biz itiş kalkış istemiyoruz. Biz birlikte çalışmak istiyoruz. Daha ne diyelim? Yani hayır ben illa size hakaret edeceğim denirse de o zaman biz cevap vermek durumunda kalıyoruz. Bir tek TÜRSAB da değil. Bizim şirketlerimize de aynı muamele. Yalnız burayla kısıtlı değil ki. Biz şu anda meşru müdafaa hakkımızı kullanıyoruz. Ben niyetimizi de söylüyorum. Birlikte çalışmak istiyoruz bizim yapmaya çalıştığımız çalışmalara mümkün olduğu kadar destek olun. İnsanları arayıp bizimle iş birliği yapmamaları için bizim işimizi zorlaştırmak için telkinde bulunacağınıza tam tersini yapın daha önceki Bakanlar gibi yardımcı olun. Çünkü biz bölgeler için bilabedel hiçbir şey talep etmeden hizmet etmeye çalışıyoruz yapmaya çalıştığımız bu.“
“Beni Tarif Ettiği Adam Değilim”
TÜRSAB’ın ve kendisinin hak etmediği iddia ve ithamlarla hedef alındığını belirten Firuz Bağlıkaya, konuyla ilgili şu açıklamaları yaptı: “Beni tarif ettiği adam değilim ben. Sahtekarlık yapıp rüşvetle ihale alan, insanların aileleriyle ilgili sağda solda haberler yaptıran, başında bulunduğu kurumu bir siyasi partinin aparatı yapan, Devletine onun seçilmiş hükümetine karşı husumet içinde olan, Cumhurbaşkanımızın tercihlerine, takdirlerine karşı tavır alan, atadığı kişilerin yerine göz diken, o kişilerin atadığı kişilerin altını oymak için fırsat kollayan. Bizi böyle anlatıyor. Ben böyle birisi değilim ki yani bunu böyle anlatıyorsun Hani bizi rahat dövmek için TÜRSAB’ı rahat kapatayım diye yapılıyor. O müfettişi gönderirsem, Çalışma Bakanlığı’ndan bunu yaparsam, vergi dairesinden vesaire hepsinin altlığını yapmak için bizi böyle tanıtıyor. Bunları iddia edenlerle biz her yerde her ortamda birebir tartışmaya, konuşmaya hazırız. İftira, yalan, dedikodu bunları meslek edinmiş bir dönemden geçiyoruz şu anda gerçekten çok kötü. Biz birlikte çalışmak istiyoruz. Sektör de sıkıldı, hepimiz sıkıldık. Niyetimizi de söylüyorum. Hiçbir şekilde bir münakaşa, bir tartışmanın içine girmek istemiyoruz.”
“Haksız Rekabetle Mücadele Etmek TÜRSAB’ın Görevi”
Haksız rekabetle mücadelenin TÜRSAB’ın asli görevlerinden biri olduğunu ifade eden Bağlıkaya, “TÜRSAB’ın görevlerinden bir tanesi de haksız rekabeti engellemek. Haksız rekabeti engellemek derken tek yetkililikle ilgili konuları biz diğer acentaların anladığı gibi anlamıyoruz. Biz tek yetkililik denildiğinde satılabilir ürünlerin çok önemli bir kısmını kendi tekeline alan, piyasa yapıcı güce sahip olan ve kendi zincirinin haricinde hiç kimseye sattırmayan bir yapıdan bahsediyoruz. Tek yetkililik alan, ancak sistemden herkese satışa izin veren diğer acentalarımız üzerine alınmasın. Bizim söylediğimiz kişi belli. Bizim kastettiğimiz pazarı yapan, pazarı yöneten, pazardaki oranları belirleyen, pazardaki fiyatı belirleyen, kendi zincirinin haricinde hiç kimseye satış müsaadesi vermeyen acentadır“ açıklamasında bulundu.
“Siyasetle uğraşmıyorum, tüm Konsantrasyonum TÜRSAB’a”
Siyaset yaptığına ilişkin eleştirilere de yanıt veren Bağlıkaya, “Ben hayatıma bellboyluk, komilik yaparak başladım. Yani baba parasıyla hayatta bir iş yapmadım. Halkın içinde büyüdüm, halktan birisiyim. Mavi kanlı falan değilim. Siyaset yapmıyorum siyaset yapacak olsam 4 tane seçim geçirdik bir yerde yapardım Benim şu anki konsantrasyonum seyahat acentaları birliği ve seyahat acentalarını menfaatleri ilgili neler yapabileceğim Bunun haricinde bir konsantrasyonum yok. Siyasetle ilgili yarın öbür gün olursa bunu çekinmeden söylerim. Mış gibi yapmak bizim kitabımızda yok. Siyaset yaparsak da Kapadokya'dan Pamukkale'ye efendim, Çanakkale’den İskenderun’a kadar sıfır da çekmeyiz. Şu anda ben siyasetle uğraşmıyorum. Siyaset de yapmıyorum. Yaparsam da aslan gibi yaparım, kimseye de sormam” şeklinde konuştu.
“Hac-Umre Acentalarıyla İlgili Hesap Verilemeyen Sistemin İçinde Olmak İstemeyiz”
Sayın Bakan'ın TÜRSAB'a olan tavrını bir fırsat bilerek arkadaşlar bir kanun hükmünde kararnameyi çıkarttılar. Böyle bir yönetmelik çıktı seyahat acentaları birliğini temsilen bakanlıklararası kurulda hac yapabilen acentaların arasından seçimle çektiği bir kararname çıktı. Bizim buna bir itirazımız yok Benim itiraz ettiğim konu niye bunun ismini Seyahat Acentaları Birliği Temsilcisi diye seçiyorsunuz Seyahat Acentaları Birliği Temsilcisi dediğin anda ben sorumlu oluyorum. Hac yapan acentaları temsilen de gitsin adam istediğini yapsın biz o zaman ne dava açarız ne soru sorarız hiçbir şey sormayın. Ama yarın öbür gün hesap verme durumuna gelirsek biz hesap verilemeyen bir sistemin içinde kalmak istemiyoruz.