9 günlük Kurban Bayram tatili kapıda…Yaz aylarının son günlerinde bu kadar uzun bir tatilin olması birçok kişinin derin bir soluk almasını sağladı. Şu ana kadar tatil programı yapmayanlar için denizi, kumu ve güneşinin yanı sıra tarihi ve lezzetli Ege yemekleriyle de İzmir ideal seçenekler arasında yer alıyor. İşte İzmir’e gidip de gezmeden dönülmemesi gereken yerler…
İzmir Büyükşehir Belediyesi de İzmir’in seyahat rotalarında ilk sıralara yükselmesini hedefliyor. Bu amaçla başlatılan İzmir Turizm ve Tanıtma Vakfı (İZTAV “İzmir\'e Doyamazsın” teması altında gerçekleştirilen tanıtım kampanyaları tüm hızıyla devam ediyor. Kampanya çerçevesinde kentin güzelliklerine, tarihine, lezzetlerine, değerlerine vurgu yapılarak hoşgörülü, huzurlu yaşamı tüm Türkiye’ye anlatılıyor.
İZMİR TUR PROGRAMLARI
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin “Yaşadığımız kenti daha yakından tanıyalım” hedefiyle başlattığı “İzmir Tur” programları bayram boyunca da devam edecek. Rehberler eşliğinde Cuma ve Cumartesi olmak üzere haftada iki gün düzenlenen ücretsiz tur, Doğal Yaşam Parkı, Kuş Cenneti ve Homeros Vadisi ile Kadifekale’den Kemeraltı’na kadar olan tarihi aksta gerçekleştiriliyor. Gezi programı kapsamında Kadifekale, Antik Tiyatro, Aziz Vukolos Kilisesi, Emniyet Oteli (Mola), Hatuniye Meydanı ve Dönertaş Sebili, Emir Sultan Türbesi, Tasarım Atölyesi, Agora, Kemeraltı – Havra Sokağı ile Kemeraltı’ndaki Kızlarağası Hanı geziliyor.
FOÇA’YA VAPUR KEYFİ
Üç yel değirmenin bulunduğu alandaki değirmenlerden ikisi 19. yüzyıla, orijinal yapısındaki öğütme sisteminin aynısının kurulacağı bir buğday öğütme değirmeni ise 18. yüzyıla ait. Foça\'daki Tarihi yel değirmenlerinin restorasyonu İzmir Büyükşehir Belediyesi, Foça Belediyesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Foça Kazıları Başkanlığı tarafından yapılıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, Foça Kazı Başkanlığı ile imzalanan protokol doğrultunda; desteklediği kazı ve restorasyon çalışmaları Antik Phokaia kenti kazılarına desteğiyle Foça’yı dünyadaki önemli ören yerlerinden birisi haline getirmeyi hedefliyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, geçtiğimiz yıldan itibaren yaz aylarında Foça’ya her hafta sonu karşılıklı gemi seferlerine başlattı. Hem ekonomik hem keyifli bir yolculuk yapmak isteyenler serin rüzgarlar eşliğinde mis gibi bir deniz yolculuğu yapabiliyor. Foça’da 5 bin yıllık tarihi yerleşim kültür ziyafeti sunarken, Mordoğan’da ise balık-ekmek ziyafeti tatilcileri bekliyor.
EFES-MİLAS YOLU
Efes – Mimas Yolu, yerleşimi sekiz bin yıl önceye giden İzmir yarımadasında, tarihin izini süren rotaların ortak adı. Yürüyüş ve bisiklet yolları ile geçilebilen parkurların yanı sıra zeytin ve bağ temalı rotaları meraklılarına sunuyor. Mavi rota ise kimliğini denizden alan coğrafyanın sınırlar ötesine açılan kapısı. Selçuk, Menderes, Seferihisar, Güzelbahçe, Urla, Çeşme ve Karaburun ilçelerinden geçen Efes (Selçuk)–Mimas (Karaburun) Yolu, bu güzergâhtaki tüm doğal, tarihi ve kültürel birikimi içeriyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin organize ettiği profesyonel dağcı ve yürüyüşçüler, bisikletçiler, zeytinciler ve bağcıların gönüllü çabalarıyla oluşturulan rotalar kapsamında; ulaşım olanakları, coğrafi veriler, konaklama mekânları, mola ve kamp alanları, sağlık tesisleri, tarihi ve doğal değerler, kerteriz noktaları gibi bilgiler haritalara işlendi. Uluslararası standartlara uygun olarak işaretlenen rotalara yol levhaları yerleştirildi. Yarımada’da bin yıllar öncesinden bugüne taşınan İyonya uygarlığından Osmanlı eserlerine kadar tüm tarihi birikim, İzmir’de ilk kez yürüyüş ve bisiklet rotalarına dönüştürüldü. Rotaların ana omurgasını oluşturan İyonya uygarlığının 6 kenti, Efes–Mimas Yolu’nda yer alıyor: Ephesus (Efes-Selçuk), Kolophon (Değirmendere-Menderes), Lebedos (Ürkmez-Seferihisar), Teos (Sığacık-Seferihisar), Klazomenai (İskele-Urla) ve Erythrai’dir (Ildırı-Çeşme).
SELÇUK
Selçuk’un en önemli özelliklerinden biri tarihi M. Ö. 6000 yıllarına dayanan bu toprakların üç dinin yayılmasını ve genişlemesini sağlamış olmasıdır. Eski çağlarda Putperestlik dünyasında burası Paganizm merkezi olmuştur. En güzel örneği dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı’dır. St. John ve havarilerinin bu topraklardan tüm dünyaya yaydığı Hıristiyanlık dönemine ait en iyi örnekler Meryemana Evi, Meryem Kilisesi, St. John Kilisesi ve mezarıdır. İslamiyet devrine tanıklık eden en iyi örnek ise İsa Bey Cami’dir.
URLA
Urla, İzmir il merkezine 35 km uzaklıkta kendi halinde, sakin bir ilçedir. Tarihi M.Ö. 2000 yıllarına kadar uzanır. Urla\'nın o devirlerdeki adı Klazomenai\'dir. Nitekim her dönemden eserler Urla\'nın çeşitli yerlerinde mevcuttur. Osmanlı döneminden kalan Camiler, hamamlar, kervansaraylar Urla\'da halen görülmeye değer eserler arasında yer alıyor. Kısa ve kalın saplı bir çekici andıran, kıyı¬ları çok girintili-çıkıntılı ve adalı bir yarımada İzmir olan Urla Yarımadası Körfezi’nin sert bir dirsekle birbirine bağlanan iki parçasını açık denizden ayırır. Urla’da yıl boyunca düzenlenen festivaller de her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin ilgini çekiyor. Urla kıyıları ve önündeki 12 ada ile İzmir Körfezi, en güzel şekilde Urla’nın Güvendik sırtlarından seyrediliyor. Urla köyleri denildiğinde; tiyatrosu ve sera çiçekçiliği ile ünlü Bademler Köyü, iç kısımda kalmasına karşın önemli ölçüde turist çekmeyi başarıyor.
İZMİR DOĞAL YAŞAM PARKI
130’dan fazla türde 1500\'e yakın hayvanı ve 250\'den fazla bitki çeşidini bünyesinde barındıran İzmir Doğal Yaşam Parkı, 2008 yılında Çiğli Sasalı’daki 425 dönüm alanda kuruldu. Hayvanların kendileri için özel olarak doğal ortamlarındakine benzer hazırlanan barınaklarda özgürce yaşadığı, binlerce ağaç ve bitki çeşitliliği ile kentin ve kentlinin nefes aldığı Doğal Yaşam Parkı, kısa sürede İzmir’in cazibe merkezlerinden biri haline geldi. İzmir Doğal Yaşam Parkı, 41 ülkeden 345\'i aşkın üyesi bulunan Avrupa Hayvanat Bahçeleri ve Akvaryumları Birliği’ne de (EAZA) tam üye oldu.
İZMİR KUŞ CENNETİ
İzmir Kuş Cenneti, 28’i dünyada türü tehlike altında olmak üzere 289 kuş türüne ev sahipliği yapıyor. İzmir Kuş Cennetini Koruma ve Geliştirme Birliği, İzmir Kuş Cenneti’nin koruması, Gediz Nehri’nin eskiden döküldüğü tuzcul ve tatlı su bataklıkları, koylar, tuzlalar ve lagünlerden oluşan 8 bin hektarı kapsayan alanın korunması ve güneyde Ragıppaşa Dalyanı’nı da kapsayan 19 bin 400 hektarlık Gediz Deltası ve bu deltanın interlandı olan, kuşların yaşam alanlarını kapsayan bölgenin korunması yönünde çalışmalar yapıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, dünyanın en büyük yapay Flamingo Adası’nı bu bölgeye kurdu.
ÇEŞME-ALAÇATI
Çeşme, İzmir’in batısında yer alıyor. Doğudan Urla, kuzeyden Karaburun, batı ve güneyden Ege Denizi ile çevrilidir. Çeşme yöresi, 11. yüzyıl sonlarında büyük Türk denizcisi Çaka Bey ile Türk egemenliğiyle tanıştı. Osmanlı egemenliğine geçişi, 14. yüzyıl sonlarındadır. En çarpıcı Osmanlı eserlerinden biri burada bulunan Çeşme Kalesi’dir. Çeşme ve çevresinde yapılan kazılarda elde edilen eserler Çeşme Kalesi içindeki müzede sergileniyor. Kaleye ek olarak bir de kervansaray bulunuyor. Alaçatı, İzmir\'in Çeşme ilçesine bağlı bir mahalle. Ege Denizi\'ne kıyısı vardır. Tarihî taş evleri ve rüzgar sörfüne elverişli plajları ile ünlüdür. Son yıllarda taş evleri sayesinde çok fazla gelişti. Alaçatı\' nın antik dönemdeki adı Agrillia\' dır. Alaçatı ismini \'Alacaat\' adı verilen bir Osmanlı aşiretinden alır. Osmanlı döneminde Alaçatı\' da Rumlar ve Türkler yaşıyordu. Rumca’da \'Alacaat\' kelimesinin telafuzu zor olduğu için \'Alacaat\' zamanla değişerek günümüzde Alaçatı’ya dönüştü.