canlı casino siteleri casino siteleri blackjack siteleri bahiscom güvenilir casino siteleri deneme bonusu istanbul ev taşımamalatya oto kiralama

2016 analizi yapmanın tam sırası

 

2016 yılının tamamlanmasına çok az bir zaman kaldı. Şu sıralar, 2016 senesinin bir analizini yapmanın tam sırası. Turizm sektöründe 2015 senesi itibarı ile başlayan kriz, bu içinde bulunduğumuz yılda – tarihimizde hiç görmediğimiz bir ivme kazanarak – sektörü dibe çaktı desek, inanın hiç abartmış olmayız. Hazırlığı, birikimi olmayanlar zaten bir süredir meydandan çekilmeye başlamışlardı. Geri kalanlar ise, özellikle Batılı turist ile çalışan turizmciler ceplerinde, küfelerinde, yaslık altlarında ne varsa onu yiyerek ayakta kalma mücadelesi vermekteler.

Sektörü oluşturan tüm bileşenlerin kendi alanlarındaki kaybını anlatabilmek için istatistiki bilgilere başvurmayı düşünüyordum ki, rakamları tekrar gözden geçirince, hiç dokunmamayı tercih ettim. Tüm turizmciler de çok iyi biliyor, ama iş kamuoyuyla durumu paylaşmaya gelince, kendilerini frenlemeyi, bir çeşit otosansür kullanmayı, tabloyu mümkün olduğunca Polyannacı bir tavırla geçiştirmeyi refleks ediniyorlar. Eh, geriye de, kendi aramızda ağlaşıp durmak kalıyor. Devletin açıkladığı turizm verilerini gören halk ise, zaten öteden beri kızdığı turizmcilere daha da diş biliyor. “Yahu, otellerde doluluk oranı nereden baksan %50 azalmış, ne olacak? Gören de, hiç turist gelmiyor sanacak” ya da “müstahak heriflere, yerli turisti yıllarca kazıkladılar” gibi laflar alıp başını gidiyor. Ya da, Amerikalılar %40 azalmış. Yani? Amerikalılar Rus turist gibi güneş, kum, deniz ağırlıklı gelmediği için, çoğunlukla kültürel turların gediklisidirler. Bu istatistiki veri de şu anlama geliyor bir yerde; yani, Amerikalılar ile çalışan acentelerin her 10 turundan dördü iptal. Bir başka değişle, Amerikalı çalışan rehberin her 10 kişisinden altısı hala tur dönüyor. Kusura bakmayın ama işsiz acente ve rehber bunu duyduğunda küfür dahi edebilir. Durum hiç de istatistiki veriler gibi değil. Rehber ve acente işsiz ise, bu bahsi geçen %60 Amerikalı büyük bir olasılıkla turist olarak gelmemiş. Buda, ayrı bir vahim durum. “arkadaş ben yine de, istatistiki verileri görmek istiyorum” diyenlere Tursab’ın ve Tuik’in Turizm verilerine göz atmasını öneririm.  Ha, bir de “müze ziyaretleri ne alemde” sorusuna yanıt %50’nin çok altında. İstatistiki veriler hangi değerler alınarak saptanıyor bilemem ama, görünen o ki; Gürcistan’dan, Yunanistan’dan vb gibi ülkelerden bir günlüğüne gelenler, çalışmak için gelenler, iltica edenler, mülteci konumuna düşenler, yabancı askerler, heyetler, yurt dışından gelen vatandaşlar… tüm bu kalemler turist şeklinde işaret edilmişe benziyor.

2015 yılında başlayan ve bu yıl doruğa çıkan kriz yüzünden, başta iki büyük turizm merkezi olan İstanbul ve Antalya olmak üzere Türkiye genelinde otellerin büyük bölümü kapandı ya da kısa süreler halinde açık tutuldu. Otel zincirleri olan, birden fazla oteli olan işletmeler tek ya da bir iki otelini açık tutup, müşterilerini buralara yönlendirdi. Çok sayıda turizm emekçisi ve yönetici işten çıkartıldı. Kısa dönemler halinde çalışanlar oldu.. Özellikle incoming alanında faaliyet gösteren acentelerin Batı pazarları ile çalışanları kapanmaya başladı ya da küçüldü. Turizmciler arasında borçlanma hızlandı. Öyle ki, intihar vakaları bile görüldü. Kalifiye personel işten uzaklaştı. Ücretler her zamankiden daha çok aşağıya çekilmeye başladı. Meydan daha az ücretlere çalışan kalifiye olmayan kişilere kaldı. Bu durum, beraberinde, kalitesizliğe kapı araladı.  Ülke ekonomisine 35 milyar dolar döviz girdisi sağlayan ve 2014’de dünyanın 6. Büyük turizm pazarı olan ülkemizin bugün içinde bulunduğu durum ne yazık ki içler acısıdır. İç pazara yönelik girişimlerin de, umulan verimi getirdiğini söyleyemeyiz. Ülkenin en az yarısının gerek terör çatışmalarından, gerekse de turizm destinasyonlarında oldum olası yeterli ilgiyi görmeyerek, dahil edilmediklerinden iç pazara yönelik kültürel turlar da istenilen seviyeye çıkamamıştır. Turizm çeşitliliği ve turizm sezonunun tüm yıla dağılımı her zamankinden daha sınırlı hale gelmiştir. Koşullar gerekçe gösterilerek “emek hırsızlığı” alabildiğince artmış, kaçak rehberlik, etik dışı çalışma rehberlik mesleğine, mesleki ve bileşenler arasındaki dayanışmaya zarar vermeye başlamıştır. Turizmde önemli bir kesimin dayanacak gücü kalmamıştır ve devletten de bu konuda, turizm bileşenlerine “eşit ve adil” bir iyileştirme paketi çıkmamıştır.

Turizm öyle bir sektördür ki, her hangi bir kriz anında ilk olumsuz etkilenen, her hangi bir olumlu süreç içinde de ilk pozitif sıçramayı yapan sektördür. İçinde bulunduğumuz krizin nedeni, tamamıyla, devletin karşı karşıya kaldığı iç ve dış politikalar, terör ve yakın çevremizde gelişen politik durumlar ile doğrudan ilişkilidir. Yani, bu sorunu ne Tursab, ne Tureb ve Rehber Meslek Odaları, ne Turob ve Turofed ve ne de diğer turizm meslek kuruluşları ya da stklar çözebilir. Turizm meslek kuruluşlarının bugün için tek yapacağı iş, ayakta durabilmek, kendi içlerindeki ve birbirleriyle olan sorunlarını sağduyu ile çözmek ve dayanışmayı, birliği, birlikteliği diri tutmaktır

 

Koşulların tetiklediği, sermayenin tekelleşmesi riskine karşı tüm meslek kuruluşları duyarlı olmak zorundadır. Hele, birer emek kuruluşu olan rehber meslek kuruluşları için böyle bir zamanda maceracı ve hayalci söylem ve girişimlerin olmaması;  gerek yöneticilerin ve gerekse de üyelerin her birinin kişisel ihtiras ve yıkıcı kavgalardan uzak durarak dayanışmayı ön plana almaları kaçınılmazdır.

Krizin atlatılması, yukarıda turizm sektörüne has özel durumdan dolayı olanaksız değildir. Rusya, Türkiye ve İran arasında yapılan anlaşmayı bu yüzden son derece önemsiyorum. Suriye ve Irak’ta hasıl olacak barış, bu ülkelerin toprak bütünlüklerinin korunarak, laik ve görece daha demokratik bir yönetim biçiminin yerleşmesine, ülke içindeki azınlıkların garantör devletlerin varlığı ile daha huzurlu kılınmalarına yol açacaktır. Terör örgütü İşid’in bölgede gücü olan tüm ülkelerin katkısı ile oradan uzaklaştırılması uzak bir ihtimal değildir. Ülke içinde de, terörü tetikleyen, devlete sızan, yapılanan ve nihayetinde kalkıştığı askeri darbede hezimete uğrayan terör unsurlarının devletten temizlenmesi, devletin, yeniden liyakata ve güvene dayalı kadrolarla yarasını sarması, güvenlik sorununun ülke içinde kontrol edilebilir bir seviyeye getirilmesi ile hem ülke genelinde ve elbette, özelde, turizm alanında arzu ettiğimiz sağlıklı ve iyi ortamlara kavuşacağımız umudunu taşıyorum. Turizm huzur ve barışta büyüyen çok renkli bir çiçektir.

TÜM YAZILARI